Sihirli Ay Işığı

Sihirli Ay Işığı
Woody Allen’ı sinemaseverlerden tanımayan yoktur. Her ne kadar yaptığı evlilik ile istenmeyen adam ilan edilse de izlenmesi gereken filmler denilince akla gelen filmler arasında birden fazla filmi olan mükemmel bir sinemacı olduğu gerçeği değişmiyor. Fakat sonra zamanlarda filmlerini oldukça basite indirmeye başladı diye düşünüyorum.

Sihirli Ay Işığı filmi kendisinin son filmlerinden bir tanesi ve başrollerinde sempatik güzel Emma Stone ve İngiliz oyuncu Colin Firth yer alıyor. Romantik komedi tarzındaki film baştan sonra tahmin edilebilir bir film ve alıştığımız Woody Allen filmlerindeki felsefik yan ya da şaşırtıcı noktaların hiçbiri filmde yok.

Bir tarafta usta bir sihirbaz ve diğer tarafta medyum olduğunu iddia eden güzel bir kız. Sihirbazın en yakın arkadaşı kızın üçkâğıtçı olduğunu kanıtlaması için davet ediyor fakat medyum kız sihirbaz hakkında her şeyi biliyor. Bunun üzerine sihirbaz öteki dünyaya inanmaya başlıyor ve kıza hayranlık duyuyor. Tüm hayat inancı değişiyor ve bu sırada akrabası hastaneye kaldırılıyor. Adam ilk kez ellerini açıp dua etmeye hazırlanırken yaptığının saçmalığının farkına varıyor ve nasıl kandırıldığını anlıyor. Kızın üçkağıtçı olduğunu ve kendisini de kandırdığını ortaya çıkartıyor fakat bu sırada da kıza aşık olduğunu fark ediyor.
Birincisi aklı başında herkes kızın adamı nasıl kandırdığını çok kolay bir şekilde anlayabilir. Çok zeki olduğu iddia edilen sihirbazın bunu sona kadar anlamaması çok saçma gerçekten. Woody Allen zekasına yakışmıyor. Bunun dışında Woody Allen’ın dini yok sayıp bunu kanıtlar gibi yapması da itici gelebilir.

Galaksinin Koruyucuları

Demir Adam serisi ile Hollywood işin sırrını buldu ve ardı ardına bunu kullanıyor. Süper kahraman artı komedi demek süper bir gişe hasılatı demek. Demir Adam ile bunu kanıtladılar ve Yenilmezler ile bunun ne kadar işe yaradığını gördüler. Böyle olunca yeni süper kahraman filmleri artık bir anlamda komedi filmine döndü.

Galaksinin Koruyucuları filmi de böyle bir film. Tüm karakterler eğlenceli ve esprili. Özellikle rakun mu fare mi ne olduğu belli olmayan ufak kahramanımız.

Peter Quill de mükemmel bir çıkış yakalayan bir oyuncu. Jurassic Dünyası filminde de başrolde kendini yer alacakmış. Şimdiden film merak uyandırıyor. O filmde de komedi unsuru kullanırlar mı bilmiyorum ama bu baya işe yarıyor. Tavsiye ederim, kullansınlar.

İnanılmaz Örümcek-Adam 2

İnanılmaz Örümcek-Adam 2
İnsan izleyecek bir şey bulamayınca sevmediği filmleri de izlemek zorunda kalabiliyor. Aslında Örümcek Adam tam bir klasik ve her film güzel ama nedense Andrew Garfield’in canlandırdığı örümcek adamı bir türlü sevemedim. Tobey Maguire bize içe kapanık, bizden biri gibi bir örümcek adam karakteri sunmuştu. Yeni örümcek adam ise çok ukala, şımarık, kendini beğenmiş, okulda herkesin nefret ettiği bir tip olmuş. Öyle ki daha ilk filmde örümcek adam olduğunu herkese yaymaya başladı ve sürekli bir hava yapma yoluna girdi.

İkinci filmide de aynı karakter devam ediyor. Fakat burada hafif böyle değilmiş gibi göstermeye çalışıyorlar fakat bu huyundan dolayı da bir düşman ediniyor.

Electro aslında örümcek adam hayranı biri fakat gerçek hayatta kimse ona değer vermemiş ve hep kenara itilmiş. Doğumgününde kaza eseri elektrik akımına kapılınca birden bire Electro oluyor. İlk başlarda kimseye zarar vermek istemiyor ve gücünü kontrol etmekte zorlanıyor fakat işin içine örümcek adam girince işler değişiyor. Örümcek adam birden medyatik olma hevesini dışa vuruyor ve sürekli bir kenara itilen adam gücünün farkına varıyor. Tabi olanlarda oluyor ondan sonra.

Film yine fena değil. Özellikle Emma Stone çok tatlı ama dediğim gibi yeni örümcek adamı hiç sevmedim ve farklı biri canlandırana kadar da pek seveceğimi sanmıyorum.

Zaman Makinesi 1973

Sinemalarda Cem Yılmaz’ın Pek Yakında filmi gibi kaliteli bir komedi filmi varken evde farklı bir komedi filmi izlemek zorunda kalmak gerçekten üzücü. Yine de Zaman Makinesi 1973 filmi izlemeye değer bir film diye düşünüyorum, en azında kalitesiz Türk komedi filmleri gibi değil ve insanı izlediğine pişman etmiyor ve bir süre daha Cem Yılmaz’ın Pek Yakında filmini izleyememe acısını azaltıyor.

Filmin başrolünde Gürgen Öz var ve gerçekten karakteri mükemmel oynamış. Filmin eğlencesini de arttıran bu zaten. Zaten Romantik Komedi serisini de taşıyan kendisiydi ve oyunculukta kariyerini sürekli bir üst seviyeye taşımaya devam ediyor. Seda Bakan ise film sayesinde bir çok erkeğin kalbini çalmıştır diye düşünüyorum.

Filmde Gürgen Öz babasının sadece eski bir anadol marka arabası bırakması ile birlikte kendini 1973 yılında buluyor. Bir anlamda zamanda yolculuk yapıyor diyebiliriz. Tabi yeni zamana ayak uydurmak oldukça zor. Bir kıza aşık olunca daha da zor oluyor. Dönemin çatışmalarını düşününce zorluk daha da artıyor. Üstüne bir de gelecekteki babası ile tanışınca işler iyice karışıyor. Fakat tüm bu karmaşa mükemmel bir komedi şeklinde geçiyor. Siyasi göndermeler ise gerçekten çok zekice. Öyle ki Çare Drogba göndermesi bile filmde yer alıyor.

Güzel bir komedi filmi arıyorsanız Zaman Makinesi 1973 gerçekten izlemeye değer. Oldukça eğlenceli zaman geçireceksiniz.

Godzilla

Yıllardır tekrar tekrar çekilen Godzilla hikayelerini izlemeye devam ediyoruz. Sinema tarihinin en ünlü canavarlarından bir tanesi ve Japon kültürünün insanoğluna kazandırdığı bir değer. Daha çok Amerikalıların nükleer bombasına gönderme amacı ile ortaya çıktı fakat para söz konusu olunca Amerikalılar bunu umursamıyor ve tekrar tekrar çekmeye devam ediyor.

Godzilla’nın diğer bir özelliği de bir kötü bir iyi olması. Bir filmde kötü oluyor ve insanoğlunu tehdit ediyor, diğer filmde kahraman oluyor ve insanoğlunu kurtarıyor. Yeni filmde de onu iyi olarak görüyoruz.

Film klasik hikaye ile başlıyor. Nükleer denemeler sonrası canavarlar oluşuyor ve nükleer enerji ile besleniyorlar. Tabi insanlarda test için bu canlıların yaşamasına izin veriyor. Fakat bir gün kontrolden çıkıyor ve önüne geleni yok etmeye başlıyor. Dahası onun bir de eşi Amerika’ya göç etmiş oluyor ve orta bir yerde buluşmak için ikisi de harekete geçiyor. Böyle olunca tabi doğanın dengesini korumakla görevli olan Godzilla uykusundan uyanıyor ve peşlerine düşüyor. Aslında ilk olarak bir tanesini yalnız Hawaii’de yakalıyor ama nedense görüntüyü kesiyorlar ve yaratık bir şekilde kurtulmuş oluyor. Senaristler işin içinden çıkamadılar sanırım ki kesmek zorunda kalmışlar. Neyse, sonra San Francisco tarafında ikisi de bir araya geliyor ve Godzilla ile savaş başlıyor. Tabi Godzilla nedense yeteneklerini kullanmayınca insanlar biraz yardım ediyor, sonra Godzilla kendine geliyor ve yeteneklerini kullanıp ikisini de hallediyor.

Yapımcılar izleyenleri keriz yerine koymaya bayılıyor. Ellerinde hazır hikaye olduğu için kasmıyorlar ve en ucuzundan filmi ortaya çıkartıp bize kakalıyorlar. Böyle filmleri izledikten sonra da korsan izleyenlere kızıyorlar.