The Incredible Burt Wonderstone

The Incredible Burt Wonderstone
Oyuncu kadrosunu gördükten sonra filmi izlememek pek mümkün değil. Bir tarafta son zamanların komedi baş aktörü olan Steve Carell, diğer tarafta komedi ustası olan Jim Carrey. Bunlara Steve Buscemi, Olivia Wilde, James Gandolfini ve Alan Arkin de katılınca ortaya güzel bir film çıkıyor. Bir de konuk oyuncu olarak David Copperfield var ki sahnesi de oldukça eğlenceli.

İnanılmaz Burt Wonderstone filmi iki sihirbaz arkadaşın hikayesini anlatıyor. Kahramanlarımız daha iki küçük çocuk iken başlayan film, kendisine hediye edilen sihirbazlık çantası ile sihirbazlığa merak sarar. Bu sayede de bir arkadaş bulur ve yıllar ileriye sarar. İkisi de Las Vegas’da gösteri yapan iki mükemmel sihirbaz olmuşlardır fakat yaptıkları işten sıkılmaya başlarlar. Tam bu sırada bir sokak sihirbazı çıkar.

Kendilerini bir türlü yenilemeyen kahramanlarımız yolları ayrı düşer ve kendilerini bir anda işsiz bulurlar. Burt Wonderstone önüne gelen her türlü işi yapmaya başlar ve bir gün onun sihirbaz olmasını sağlayan adam ile tanışır. Onun sayesinde kariyerine yeniden başlayan Burt Wonderstone kariyerini yeniden zirveye taşıyabilmek için sokak sihirbazını alt etmesi gerekir.

Filmde Burt Wonderstone karakterini Steve Carrell canlandırıyor. Rakibi ise Jim Carrey. Bu ikilinin anormal kapışması izlemeye değer. Fakat filmin ortalarında iş hayat dersine doğru gidiyor ve filmin eğlenceli biraz kaçıyor. Tam bu sırada işin içine Alan Arkin giriyor ve filme yeni bir tat katıyor. Filmin sonundaki sihirbazlığın gerçek yüzünü görmek ise sizi oldukça güldürüyor.

Filmde Steve Carrell ve Jim Carrey’i birlikte izlemek gerçekten güzel fakat James Gondolfini ve Alan Arkin’i de kutlamak gerek. Bu kadar sade karakterler ile bu kadar sempatik tipler yaratmaları çok başarılı. Komedi filmleri tutkunları için mükemmel olmayan fakat oldukça eğlenceli bir film.

Kimlik Hırsızı

Kimlik Hırsızı
Açıkçası filmin fragmanını izledikten sonra en fazla merak ettiğim filmlerin başında geliyordu. Filmi izledikten sonra da bu merakımda haklı olduğumu anladım. Gerçekten eğlenceli ve izlemeye değer bir film olmuş.

Filmin yönetmeni olan Seth Gordon’u aslında Patrondan Kurtulma Sanatı filminden tanıyoruz. Eğer henüz izlemediyseniz son zamanlarda izleyebileceğiniz en iyi komedi filmi olduğu kesin. Filmin senaryosunu yazan Craig Mazin’i ise Korkunç Bir Film 3 ve 4’den tanıyoruz. Komedi filmlerinin usta isimleri Jason Bateman ve Melissa McCarthy’de oyuncu kadrosunda olunca filmi izlememek olmazdı zaten.

Film aslında Türkiye’de pek olmayan fakat Amerika’da çok yaygın olan kimlik hırsızlığını anlatıyor. Bir telefon oyunu ile kişisel bilgilerini ele geçiren kadın adamın kimliğini kullanarak kredi kartı çıkartıyor ve bu kart ile hayatını yaşamaya başlıyor. Her şeyden habersiz adam da sonunda istediği işi elde ediyor fakat birden bire hayatı kararıyor. Kadının bulaştığı belalar nedeni ile sorumlu tutulan adam her şeyini kaybetme noktasına geliyor ve tek çıkış yolu kadını yakalayıp kendi eli ile adalete teslim etmesidir.

Bunun üzerine yola koyulan adam kadına ulaşır fakat onu yaşadığı kasabaya getirmek pekte kolay olmayacaktır çünkü kadının peşinde ondan başkaları da vardır ve dahası kadın öyle kolay bir lokma değildir.

Filmi izlerken baştan sona kadar çok eğleniyorsunuz fakat filmin sonu pek olmamış. Film klasik bir şekilde sona ermiş ve bu eğlenceli giden filmin havasını biraz söndürmüş. Bunun dışında izlemek için güzel bir komedi filmi.

CM101MMXI Fundamentals

CM101MMXI Fundamentals
Açıkçası fragmanını izleyince daha film havasında bir şeyler bekliyordum fakat sonuçta gülmekten midenize ağrılar giriyorsa nasıl olursa olsa fark etmezdi. Cem Yılmaz yine komedi konusunda usta olduğunu herkese kanıtlamış.

İnsanların böyle bir eser ile Şahan’ın Celal ile Ceren’ini nasıl karşılaştırdıklarını anlayamadım. Celal ile Ceren filmini de bir hafta önce izlemiştim ve 2-3 yer dışında hiç gülmemiştim. Hatta Ezgi Mola’nın oyunculuğu dışındakilerin oyunculukları çok yapmacık görünüyordu. Şimdi Cem Yılmaz’ın filmini daha doğrusu gösterisini izledim ve gülmediğim an yok gibi bir şey.

Cem Yılmaz’ın mükemmel bir gözlemci olduğu kesin. Çevresindeki her şeyden bir şeyler çıkartıp insanları güldürebiliyor. Herkes askerlikten korkarken o askere gidip yaşananları anlatıp köşeyi dönüyor. İki katı para verip birinci sınıf uçuyor ve orada yaşadığını anlatıp kat ve kat fazlasını cebine geri koyuyor. Son gösterisinde de yine günlük hayattan derleyip toplayıp anlattığı hikaye çok. Sizin de her gün gördüğünüz ve duyduğunuz şeyler fakat adam öyle bir anlatıyor ki gülmekten midenize ağrılar giriyor.

Cem Yılmaz’ın zekası gerçekten kıskanılacak düzeyde ve komedinin ustası olduğunu bir kez daha kanıtlamış. Yaptığı işin hakkını da sonuna kadar veriyor. En azından yapmışken tam yapmak için gayret gösteriyor. Başkaları gibi nasıl olursa olsun ama olsun millet nasıl olsa izler türünde hareket etmiyor. Helal olsun…

Koleksiyoncu 2

Koleksiyoncu 2
Testere serisi ile korku filmleri sektöründe yeni bir moda başladı. Artık korkutmadan daha çok tiksinmeye varan ölümler ile izleyiciler etkileniyor ve Koleksiyoncu serisi de bunun devamı niteliğinde.

Zaten filmin yönetmeni Testere serisinin son dört filminin yazarı olan Marcus Dunstan. Testere serisi daha fazla uzatılamayacağı anlaşılınca serinin devamı yerine yeni bir katil yaratılmış ve Koleksiyoncu adı beyazperdeye sunulmuş diyebiliriz. Ölümleri ve öldüreni görünce bunu zaten hemen anlıyorsunuz fakat bu şekilde uzatma da pek işe yaramamış gibi.

Serinin ikinci filmi yine acayip ve yaratıcı bir ölüm daha doğrusu ölümler ile başlıyor. Katil çim biçer gibi herkesi biçiyor ve bundan sadece bir kız ve ilk filmden hayatta kalan bir adam kurtuluyor. Katilimiz kızı yakalıyor ve yeni deney oyuncağı olarak alıyor fakat adam aklını kullanıp kaçıyor.

Kızın babasının arkası sağlam olunca kaçan adam ile irtibata keçip kızını kurtarmak için ondan yardım istiyor. Dahası ona silahlı bir ekip veriyor ve bu ekip ile birlikte katili öldürmeye gidiyorlar. Gittikleri yer ise tam bir tuzak tarlası diyebiliriz. Söz konusu tuzaklar oluncada kurtarma operasyonu bir anda kendilerini kurtarma çabasına dönüyor.

Koleksiyoncu 2 filminin ölümlerini izlemek için yine sağlam bir mide lazım. İlk ölümler dışındakiler pek yaratıcı değil fakat yine de kan gövdeyi götürüyor. Filmin sonunu gördükten sonra devam filminin geleceği de anlaşılıyor. Bakalım bunu daha ne kadar uzatacaklar insan merak ediyor.

Hazine Avcısı'nın Maceraları

Hazine Avcısı'nın Maceraları
Tam bir animasyon hastasıyım ve her fırsatta yeni vizyona girenleri izlemeye çalışıyorum. Hazine Avcısı’nın Maceraları filmi de son zamanlarda iyi bir çıkış yakalayan İspanyol sinemasının bir ürünü. Genel de Avrupa sineması animasyon konusunda her ne kadar iyi bir çıkış yakalasa da kalite açısından hala Hollywood’un çok gerisindeler.
 Filmde bir adamın çocukluğundan beri hayalini kurduğunu hazine avcılığı mesleğini sonunda bir şekilde elde etmesi anlatılıyor diyebiliriz. İnşaat işinde çalışan ve toprağın altından çıkan herşeye hazine gözü ile bakan fakat her seferinde hayal kırıklığına uğrayan bu adamın fırsat kapısına gelir ve kaza eseri kendini Peru’da bulur. Burada da yanlış anlaşılmalar sonrası kendini kayıp bir hazinenin peşinde bulur.
Tabi hayal dünyası ile gerçek dünya arasında çok fark vardır ve işler hayallerde olduğu gibi gitmez. Fakat hayalini kurduğu işi yapmanın zevki ona yeter ve bunu başarmak için herşeyi yapar.

Filmin konusu gayet basit. Animasyon filmleri genel de komik olur fakat bu filmde öyle pek güldüğünüz sahne olmuyor. Her animasyon filminde olduğu gibi bundada ilgiyi üzerine çekmesi için sevimli bir köpek ile kuş kullanılmış. Onların sahneleri dışında sizi güldüren birşey olmuyor. Ayrıca o yardımcıyı görünce insanın aklına Türkiye’deki seyyar satıcılar gelmiyor değil.