Galaksinin Koruyucuları

Demir Adam serisi ile Hollywood işin sırrını buldu ve ardı ardına bunu kullanıyor. Süper kahraman artı komedi demek süper bir gişe hasılatı demek. Demir Adam ile bunu kanıtladılar ve Yenilmezler ile bunun ne kadar işe yaradığını gördüler. Böyle olunca yeni süper kahraman filmleri artık bir anlamda komedi filmine döndü.

Galaksinin Koruyucuları filmi de böyle bir film. Tüm karakterler eğlenceli ve esprili. Özellikle rakun mu fare mi ne olduğu belli olmayan ufak kahramanımız.

Peter Quill de mükemmel bir çıkış yakalayan bir oyuncu. Jurassic Dünyası filminde de başrolde kendini yer alacakmış. Şimdiden film merak uyandırıyor. O filmde de komedi unsuru kullanırlar mı bilmiyorum ama bu baya işe yarıyor. Tavsiye ederim, kullansınlar.

İnanılmaz Örümcek-Adam 2

İnanılmaz Örümcek-Adam 2
İnsan izleyecek bir şey bulamayınca sevmediği filmleri de izlemek zorunda kalabiliyor. Aslında Örümcek Adam tam bir klasik ve her film güzel ama nedense Andrew Garfield’in canlandırdığı örümcek adamı bir türlü sevemedim. Tobey Maguire bize içe kapanık, bizden biri gibi bir örümcek adam karakteri sunmuştu. Yeni örümcek adam ise çok ukala, şımarık, kendini beğenmiş, okulda herkesin nefret ettiği bir tip olmuş. Öyle ki daha ilk filmde örümcek adam olduğunu herkese yaymaya başladı ve sürekli bir hava yapma yoluna girdi.

İkinci filmide de aynı karakter devam ediyor. Fakat burada hafif böyle değilmiş gibi göstermeye çalışıyorlar fakat bu huyundan dolayı da bir düşman ediniyor.

Electro aslında örümcek adam hayranı biri fakat gerçek hayatta kimse ona değer vermemiş ve hep kenara itilmiş. Doğumgününde kaza eseri elektrik akımına kapılınca birden bire Electro oluyor. İlk başlarda kimseye zarar vermek istemiyor ve gücünü kontrol etmekte zorlanıyor fakat işin içine örümcek adam girince işler değişiyor. Örümcek adam birden medyatik olma hevesini dışa vuruyor ve sürekli bir kenara itilen adam gücünün farkına varıyor. Tabi olanlarda oluyor ondan sonra.

Film yine fena değil. Özellikle Emma Stone çok tatlı ama dediğim gibi yeni örümcek adamı hiç sevmedim ve farklı biri canlandırana kadar da pek seveceğimi sanmıyorum.

Zaman Makinesi 1973

Sinemalarda Cem Yılmaz’ın Pek Yakında filmi gibi kaliteli bir komedi filmi varken evde farklı bir komedi filmi izlemek zorunda kalmak gerçekten üzücü. Yine de Zaman Makinesi 1973 filmi izlemeye değer bir film diye düşünüyorum, en azında kalitesiz Türk komedi filmleri gibi değil ve insanı izlediğine pişman etmiyor ve bir süre daha Cem Yılmaz’ın Pek Yakında filmini izleyememe acısını azaltıyor.

Filmin başrolünde Gürgen Öz var ve gerçekten karakteri mükemmel oynamış. Filmin eğlencesini de arttıran bu zaten. Zaten Romantik Komedi serisini de taşıyan kendisiydi ve oyunculukta kariyerini sürekli bir üst seviyeye taşımaya devam ediyor. Seda Bakan ise film sayesinde bir çok erkeğin kalbini çalmıştır diye düşünüyorum.

Filmde Gürgen Öz babasının sadece eski bir anadol marka arabası bırakması ile birlikte kendini 1973 yılında buluyor. Bir anlamda zamanda yolculuk yapıyor diyebiliriz. Tabi yeni zamana ayak uydurmak oldukça zor. Bir kıza aşık olunca daha da zor oluyor. Dönemin çatışmalarını düşününce zorluk daha da artıyor. Üstüne bir de gelecekteki babası ile tanışınca işler iyice karışıyor. Fakat tüm bu karmaşa mükemmel bir komedi şeklinde geçiyor. Siyasi göndermeler ise gerçekten çok zekice. Öyle ki Çare Drogba göndermesi bile filmde yer alıyor.

Güzel bir komedi filmi arıyorsanız Zaman Makinesi 1973 gerçekten izlemeye değer. Oldukça eğlenceli zaman geçireceksiniz.

Godzilla

Yıllardır tekrar tekrar çekilen Godzilla hikayelerini izlemeye devam ediyoruz. Sinema tarihinin en ünlü canavarlarından bir tanesi ve Japon kültürünün insanoğluna kazandırdığı bir değer. Daha çok Amerikalıların nükleer bombasına gönderme amacı ile ortaya çıktı fakat para söz konusu olunca Amerikalılar bunu umursamıyor ve tekrar tekrar çekmeye devam ediyor.

Godzilla’nın diğer bir özelliği de bir kötü bir iyi olması. Bir filmde kötü oluyor ve insanoğlunu tehdit ediyor, diğer filmde kahraman oluyor ve insanoğlunu kurtarıyor. Yeni filmde de onu iyi olarak görüyoruz.

Film klasik hikaye ile başlıyor. Nükleer denemeler sonrası canavarlar oluşuyor ve nükleer enerji ile besleniyorlar. Tabi insanlarda test için bu canlıların yaşamasına izin veriyor. Fakat bir gün kontrolden çıkıyor ve önüne geleni yok etmeye başlıyor. Dahası onun bir de eşi Amerika’ya göç etmiş oluyor ve orta bir yerde buluşmak için ikisi de harekete geçiyor. Böyle olunca tabi doğanın dengesini korumakla görevli olan Godzilla uykusundan uyanıyor ve peşlerine düşüyor. Aslında ilk olarak bir tanesini yalnız Hawaii’de yakalıyor ama nedense görüntüyü kesiyorlar ve yaratık bir şekilde kurtulmuş oluyor. Senaristler işin içinden çıkamadılar sanırım ki kesmek zorunda kalmışlar. Neyse, sonra San Francisco tarafında ikisi de bir araya geliyor ve Godzilla ile savaş başlıyor. Tabi Godzilla nedense yeteneklerini kullanmayınca insanlar biraz yardım ediyor, sonra Godzilla kendine geliyor ve yeteneklerini kullanıp ikisini de hallediyor.

Yapımcılar izleyenleri keriz yerine koymaya bayılıyor. Ellerinde hazır hikaye olduğu için kasmıyorlar ve en ucuzundan filmi ortaya çıkartıp bize kakalıyorlar. Böyle filmleri izledikten sonra da korsan izleyenlere kızıyorlar.

Yeni Başlayanlar için Vahşi Batı - A Million Ways to Die in the West

Yeni Başlayanlar için Vahşi Batı - A Million Ways to Die in the West
Seth MacFarlane gerçekten güzel işlere imza atıyor fakat çok fazla küfür, cinsel obje ve dahası dini şaka yapması kendisini oldukça itici kılıyor. TV programları ve filmler ile zaten yeterince ünlü oldu fakat işi daha da ileri götürmeye çalışmış ve son filmi Yeni Başlayanlar İçin Vahşi Batı filminde baş rolü de kendisine vermiş. Açıkça söylemek gerekirse de gördüğüm en berbat oyunculardan bir tanesi. Artık yüzüne ne yapıyorsa en ufak duygu belirtisi bile yok ki oyunculuk yapsın.

Bunun dışında filmin oyuncu kadrosu için epey bir yatırım yapmış diyebiliriz. Kadın oyuncular olarak Charlize Theron, Amanda Seyfried ve Sarah Silverman var. Erkek oyuncularda ise Liam Neeson gibi bir usta, Giovanni Ribisi ve Neil Patrick Harris yer alıyor. Tüm bu oyuncuları bir araya getirmek de büyük başarı aslında.

 Film vahşi batıda geçiyor ve vahşi batının acımasız hayatı komik bir dille anlatılıyor. Vahşi batıda kaç farklı şeyden ölebileceğinizi gösterirken diğer taraftan da yasak bir aşkın sonucu görüyoruz. Vahşi batıda yaşayıp ödlek olan bir adam vahşi batının en azılı adamının karısına aşık olursa neler olur siz de tahmin edebilirsiniz. Dediğim gibi filmin konusu basit ve ölümler üzerine komedi yapılmış. Tabi yine Seth Farlane tarzı cinsel, dini ve küfürlü espriler de oldukça fazla.

Aynı Yıldızın Altında

John Green’in Aynı Yıldızın Altında romanını artık bilmeyen yoktur sanırım. Kitap okumayı sevmeyen bir milletin fakat film seyretmeye bayılıyoruz ve kitabın filmi yapıldıktan sonra da kitaba olan ilgi arttı ama artmakla kaldı diyebiliriz. Oysa ki kitap tüm dünyada en çok satan kitaplar listelerinin en tepelerinde yerini uzun süre korudu. Film olduktan sonra da filmi izleyenler kitabı alıp okumayı da tercih ettiler. Çünkü kitaptaki duygu ve düşüncelerin çoğu filme yansımamış.

Hikayede ölüm ile savaşan iki genç olan Hazel ile Gus’un mükemmel aşk hikayesi anlatılıyor. Destek grubunda tanışan ve daha ilk görüşte birbirinden etkilenen ikilinin arasında güzel bir yakınlaşma başlar. Hazel en sevdiği kitabı Gus’a tavsiye eder ve Gus da okuyunca kitabın etkisinde kalır. Dahası Hazel gibi kitabın devamını merak eder. Hazel ne yaparsa yapsın yazara ulaşamamış ve devamını öğrenememiştir. Gus bunun üzerine harekete geçer ve yazara bir şekilde ulaşır. İkili daha sonra Amsterdam’a gidip yazar ile tanışma fırsatı yakalar fakat Hazel’in buna imkanı yoktur ve dahası sağlık durumu buna pek izin vermez. Doktorlar kısa bir yolculuğa ikna edilir ve Gus da ölüm öncesi son dilek hakkını Hazel için kullanır ve ikili Amsterdam’ın yolunu tutar. Yazar ile görüşmeleri berbat geçer ve istedikleri cevapları alamazlar fakat aşkları ileri bir boyuta taşınır. Geri döndüklerinde ise asıl savaşları olan ölüm ile dansa geri dönerler ve ne yazık ki hikaye mutlu son ile bitmiyor.


Kitap okumayı sevmiyorsanız en azından filmi izleyin. Çok etkileneceksiniz ve göz yaşlarınızı tutamayacaksınız. Filmden sonra kitap okunur mu derseniz, okunur çünkü kitapta asıl duygular, asıl hisler, asıl düşünceler var. Okuyunca ikilinin masum aşkını daha iyi anlıyorsunuz.

Muppets Aranıyor - Muppets Most Wanted

Muppets Aranıyor - Muppets Most Wanted
Muppetler yani kuklalar serininikinci filmi ile yeniden aramızdalar ve serinin ikinci filmi olan Muppets Aranıyor ilk filmden daha güzel olmuş diyebiliriz.

Kurbağa Kermit ve arkadaşları dünya turnesine çıkıyor ve avrupanın çeşitli şehirlerini dolaşıyorlar. Tabi bu sırada Kermit’e bir ben dışında tamamen benzeyen kötü kurbağa hapishaneden kaçıyor ve Kermit ile yer değiştiriyor. Tabi kimse farkı farketmiyor ve Kermit de hapishaneyi boyluyor. Turne sırasında kötü kurbağa ve ikinci adam hırsızlıkları gerçekleştirirken peşlerine CIA ve Interpol takılıyor. Fakat muppetler hırsızlık yapamayacak kadar masumdurlar. Sonunda aralarından bir iki tanesi Kermit’in yokluğunu farkediyor ve onu kurtarmaya çalışıyor.Kermit de hapisten kaçıp arkadaşlarını kurtarmaya çalışıyor.

Film gerçekten eğlenceli olmuş. Başrollerde Ricky Gervais, Ty Burrell ve Tina Fey çok iyi iş çıkartıyor. Bir de film tam ünlüler geçiti olmuş diyebiliriz. Sean Combs, Celine Dion, LadyGaga, Zach Galifianakis, Salma Hayek, Ray Liotta, Danny Trejo, Christoph Waltz ve Stanley Tucci bunlardan bazıları diyebiliriz.

Patron Mutlu Son İstiyor

Patron Mutlu Son İstiyor
Tolga Çevik BKM bünyesinde mükemmel işler yapmaya devam ediyor. Komedi Dükkanı(Son olarak Arkadaşım Hoş geldin)’den sonra Yılmaz Erdoğan’ın senaryosunu yazdığı Patron Mutlu Son İstiyor filmi ile yine büyük beğeni kazandı.

Tolga Çevik mükemmel oyunculuğunun yanında sempatik karakterleri ile de dikkat çeken bir isim. Filmde ona eşlik eden Ezgi Mola da tam onun gibi biri. Sempatik kişiliği ile o da kendini seyirciye hemen sevdirebiliyor. Filmde de bu ikili olunca ortaya sempatik bir film çıkmış diyebiliriz.

Filmde film senaryosu yazmak için Kapadokya’ya kampa giden bir senaristin hikayesi anlatılıyor. Kaldığı hoteli işleten kıza aşık olan ve yazacak bir konu bulamayınca kendi hikayesini yazmaya başlayan fakat mutsuz sona doğru giderken mutlu son olması için harekete geçen bir adamın hikayesi hem eğlenceli hem duygusal.

Hükümet Kadın 2


Hükümet Kadın 2
Sermiyan Midyat son zamanlarda gerçekten mükemmel işler yapıyor. Bir anlamda Mahsun Kırmızıgül’ün yerini almış gibi fakat onun gibi dram yerine komediye yönelmiş tamamen. Hükümet Kadın serisinin ilk filmini çok beğenmiştim. Çok ince ve kaliteli espriler vardı ve dahası çok güzel mesajlar veriyordu. İkincisi ise filmin devamı olmak yerine onun öncesine giderek daha ilk dakikadan sürpriz yaptı zaten.

Sermiyan Midyat oyuncu kadrosunu aynen korumuş. Demet Akbağ yine mükemmel ötesi. Fakat filmde bu kez Sermiyan Midyat’ın canlandırdığı karakter daha ön planda. Hatta biraz absürt komediye doğru kayma yaşamış. Fakat bu filme ayrı bir eğlence katıyor diyebiliriz.

Hükümet Kadın 2 filminde bu kez geçmişe gidiyoruz. Kasabada seçim telaşı var ve tam secim öncesinde mevcut belediye başkanı kitap okuduğu için hapse giriyor. Bunun üzerine Sermiyan Midyat’ın canlandırdığı karakter belediye koltuğuna göz dikiyor. Bunu gören Demet Akbağ da kocasının yerine seçim meydanlarına çıkıyor. Tabi ikilinin çekişmesinden eğlenceli bir komedi çıkıyor ortaya.

İkinci film ilk filmden daha eğlenceli. Yine çok ince mesajlar. Yine çocukların okumasına yönelik mükemmel bir vurgu yapılmış. Anadoludaki durumu gördükten sonra okumanın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Sırf bu yüzden Sermiyan Midyat hayranıyım diyebilirim.

47 Ronin

47 Ronin
Keanu Reeves Matrix ve Göl Evi filmleri ile mükemmel bir çıkış yakalamıştı. Bir anda en aranan aktörlerin başında yer alıyordu. Fakat ne olduysa yaşlılık sendromuna girmesi ile oldu. Ardı ardına kendisine yakışmayan aksiyon filmlerinde yer almaya başladı ve oyunculukta dibe vurdu diyebiliriz. 47 Ronin filminde de bunu açık bir şekilde görüyoruz.

47 Ronin Japon tarihinin en önemli efsanelerinden biridir ve 47 samuray savaşçısının hikayesini anlatır. Halen Japonya’da 47 Ronin’in mezarı en fazla ziyaret edilen turistlik yerlerden biridir ve filmde onların hikayesini anlatıyor.

Ustalarının alçakça öldürülmesi sonrası samuraylar intikam almak için yola koyulurlar ve toplamda 47 kişiden oluşuyorlar. Karşılarında ise çok güçlü bir ordu vardır fakat zekaları sayesinde intikamlarını alırlar. Fakat o zamanda intikam yasak olduğu için idama mahkum olurlar fakat cesaretleri nedeni ile Japonya’da onur sayılan kendilerini öldürme şansı tanınır.

Hikayenin kısa kısmı bu şekilde. Filmde buna biraz fantastik öğelerde katılmış ve Keanu Reeves de bu noktada ortaya çıkmış. Fakat mimik neredeyse yok ve söylediklerini yüzüne yansıtamıyor. Bu da karakterden çok kopmasına neden oluyor.

Türk Film Tavsiyeleri

Genelde yazın olan bu sene kış döneminde oluyor ve ardı ardına kaliteli Türk filmleri vizyona giriyor. Her hafta mükemmel bir Türk filmini vizyonda görmek mümkün. En son Ata Demirer’in çok sevilen serisi olan Eyyvah Eyvah’ın üçüncüsü vizyona girdi. Film yine tam kadro karşımıza geldi ve yine büyük beğeni topladı. Tabi ilk film kadar güzel değildi ama yine izlemeye değer bir film olmuş. Zaten Demet Akbağ’ın olduğu bir filmi izlememek olmaz.


Biraz daha geriye gidersek Meltem Cumbul’un komedi filmi olan Kadın İşi filmi var. Kurtuluş Son Durak tarzında eğlenceli bir film yapmışlar. Gülmekten öldürmüyor ama yine de güzel birkaç saat geçirmenizi sağlıyor. Olmadı Sağ Salim’in yenisi çıktı. Biraz para tuzağı şeklinde olmuş ama olsun. İlkini seyretmediyseniz eğlenceli olacaktır. Seyrettiyseniz ise aynı şeyleri görmek biraz hayal kırıklığı yaratabilir.


Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı ve Tolga Çevik’in başrolünde yer aldığı Patron Mutlu Son İstiyor filmi de mükemmel eğlenceli bir komedi filmi. Tolga Çevik’i aynı tiplemeler ile görmek artık biraz itici geliyor ama Ezgi Mola’yı da görmek insanı filme o kadar çok çekiyor.


Daha fazla aşk arayanlar için ise Senin Hikayen var. Timuçin Esen yine mükemmel iş çıkartıyor. Selma Ergeç’i de farklı bir şekilde görmek güzel. Zaten çok güzel bir kadın. Sevdiriyor hemen kendini.


Demet Akbağ’a doymayanlar için Hükümet Kadın 2 filmi var. İlkini gördükten sonra ikincisi biraz hayal kırıklığına neden oluyor ama Sermiyan Midyat yine mükemmel bir iş çıkartış Hem eğlenceli hem düşündürücü.


Benim Dünyam ve Su ve Ateş gibi iki harika film var. Başka filmlerden uyarlama olması insana biraz itici geliyor ama bir tarafta Beren Saat’in oyunculuğu ve anlatılan dram diğer taraftaki aşk insanı çok etkiliyor gerçekten. İki film de insanı ağlatacak şekilde duygusal. Mendil ile izlemeniz tavsiye edilir.


Son olarak halen izlemediyseniz hemen bilet alıp izlemeniz gereken Düğün Dernek var. Ben bu kadar mükemmel bir komedi filmini çok uzun zamandır izlememiştim. Mimikler ile insanların bu kadar güldürülebileceğini hiç düşünmemiştim. Gerçekten farklı bir film, gerçekten güldüren bir film, gerçekten mide ağrıtacak kadar olan bir film. Halen vizyonda iken izleyin. Bu tadı kaçırmayın. İnsan bu filmi izledikten sonra yeni dizileri olan Kardeş Payı'nı da çok merak ediyor. Gelse de izlesek artık.

Ustura Dönüyor - Machete Kills

Ustura Dönüyor - Machete Kills
Serinin ilk filmi olan Ustura hayatımda izlediğim en saçma filmlerden bir tanesiydi. Zaten bir filmin yönetmeni Robert Rodriguez olunca o filmde pek mantık aramayacaksın ama bu kadar uçuk film yapması da ilginç. Serinin ikinci filmi olan Ustura Dönüyor ilk filmden bile daha uçuk ve öğreniyoruz ki serinin üçüncü filmi daha da uçuk olacak.

Filmin bir güzel yanı mükemmel oyuncu kadrosu. Kim isterseniz filmdee yer alıyor. Mel Gibson, Michelle Rodriguez, Lady Gaga, Antonio Banderas, Vanessa Hudgens, Cuba Gooding ve daha birçok isim. Amerikan başkanını Charlie Sheen oynuyor. Bu bile filmin uçukluğunun kanıtı diyebiliriz.

Filmde Amerika’nın başı beladadır ve Meksika sınırındaki sorunu çözmesi için Machete görevlendirilir. Amerikan askerleri bölgeye girince ölür. Bu yüzden bölgeyi bilen Machete tek kurtarıcıdır. Machete bölgeye iner. İstedikleri adamı yakalar ama onu sağ salim Amerika’ya götürmesi gerekir.

 Bunu bir şekilde başarır ama gerçek düşmanın o olmadığını öğrenir. Karşısında geleceği görebilen bir düşman vardır. Fakat Machete o kadar dengesizdir ki adam onun hareketlerini bile tahmin edemez ve yeteneğinde sorun yaşamaya başlar. Son olarak da uzaya kaçar. Tabi Machete de peşinden gider ama devamı serinin üçüncü filminde.

Saçmalığı göstermek için bir sahne daha. Machete füzeyi üzerine binerek durduruyor (: