Yaşamaya Değer

Fransız ve İtalyan sinemalarının ortak yapımı olan Yaşamaya Değer filmi intihar etme kararı alan bir genç kızın intihar gününe yaklaştıkça hayatının değişimini anlatıyor.

Yaşamaya Değer filminin yönetmenliğini Mona Achache yapıyor. Oyuncu kadrosunda Josiane Balasko, Garance Le Guillermic, Togo Igawa, Anne Brochet gibi ünlü isimler var.

Josiane Balasko(Renée Michel), Garance Le Guillermic(Paloma Josse), Togo Igawa(Kakuro Ozu), Anne Brochet(Solange Josse), Wladimir Yordanoff(Paul Josse), Ariane Ascaride(Manuela Lopez), Sarah Le Picard(Colombe Josse), Stephan Wojtowicz

aşamaya değerde izlemeye değer mi bilemiyorum

HAYATIMDA İZLEDİĞİM EN İĞRENÇ FİLİMDİ SONU BELKİ GİZEMLİDİR DİYE BEKLEDİM AMA VASATT :(

muhteşem bi filmdi! hayatı derinlemesine yaşamak ne demek? film ışık tutuyor...iyi bi sinema severseniz kaçırmayın derim :)

Sevgililer Günü

Açıkçası insan oyuncu kadrosun gördükten sonra filmin konusunu bile merak etmeden sinemaya gidip bu filmi izlemek istiyor. O kadar fazla ünlü oyuncu var ki filmin afişine bile zorla sığdırılmış resimler.

Alacakaranlığın Kurt Adamı Taylor Lautner, Son zamanların yıldızı ve A Takımı ile yeniden karşımıza gelecek olan Bradley Cooper, Gelinlerin Savaşı, Akıllı ol gibi filmlerin yıldızı Anne Hathaway, Ünlü şarkıcı Taylor Swift, adını herkesin bildiği Jessica Alba, ünlü yıldız Jamie Foxx, adından çok eşi ile anılan Ashton Kutcher, hollywood'un en seksilerinden seçilen Jessica Biel ve Jennifer Garner, en tabiki süper yıldız statüsündeki Julia Roberts ve dahası.

Gördüğünüz gibi yıldızları saymakla bitmiyor ve açıkçası insan bu yıldızları bir filmde görebilmek için bile o bilet parasını verebilir.

Sevgililer Günü filminin konusu aslında son zamanlarda hollywood'da moda olan bir konu. Birçok insanın hayatlarını ve bu insanların hayatlarındaki kesişmeleri konu alıyor fakat bu sefer sevgililer günü olduğu için bir çok insanın aşk hayatı ve birbirlerini ile kesişimleri konu alınmış.

Filmin hikayesi ise Charles Dickens'ın Bir Noel Şarkısı kitabının sevgililer günü için uyarlanmış hali. Daha doğrusu esinlenmiş desek daha doğrusu çünkü filmde birden fazla hikaye anlatılıyor ve bunlardan bir tanesi Charles Dickens'ın eserine gönderme yapıyor.

Sevgililer Günü filmi bir çok yıldızın farklı aşkları farklı şekillerde sunduğu güzel bir romantik komedi filmi ve sanırım sevgililer gününe özel olan tek film. İyi Seyirler...

Yurt

Oyunculuktan senaristliğe ve film yönetmenliğine geçenlerden biri olan Muzaffer Özdemir'i sinemaseverler Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerinden tanıyacaklardır. Yurt filmi ile de sinema ustasının yolundan gittiğinin bir göstergesi.

Hem yönetmenliğini yaptığı hem senaryosunu yazdığı hem de başrolünde yer aldığı filmde ona Kanbolat Görkem Arslan ve Muhammet Uzuner eşlik ediyor.

Bir gün hastalanması üzerine doktor tavsiyesine uyup doğup büyüdüğü memleketine giden ve burada kafayı dinleyip doğal hayat ile şife arayan bir adam memleketine vardığında tam bir hayal kırıklığı ile karşılaşır. Modern olarak adlandırılan ve liberalizmin ele geçirdiği yeni bir hayat tarzı ile burada karşılaşınca işler umduğu gibi gitmez.

Muzaffer Özdemir'in ilk yönetmenlik deneyimi olan Yurt filmi doğa ile modern hayatın mücadelesini farklı bir şekilde anlatıyor. İyi Seyirler...

G-Force

G-Force belki Fare Gücü çeklinde de türk sinema salonlarına gelebilirdi çünkü film tamamen farelerin kahramanlıkları üzerine kurulu eğlenceli bir film. Sadece farelerden oluşan bir tim düşünün. İşte G-Force filmi size bunu sunuyor.

Çok özel eğitim ile özel bir tim kurulur ve tamamen farelerden ve bir kötebekten oluşur. Gizli görevlerde kullanılan bu tim yeterli görülmez ve kapatılır. Fare dostlarımız kendilerini birden gerçek ve basit fare hayatlarında bulurlar fakat işin ucunu bırakmazlar ve dünyayı bekleyen tehlikeye karşı organize olmaya çalışırlar. Bu çabaları sırasında kendilerinin diğer farelerden farklı olmadığını anlarlar fakat bu onlara engel olmaz.

G-Force filminin sonu aslında çok ilginç. Beklenmedik bir son karşınıza geliyor ve hadi canım diyorsunuz ama sonun sonu biraz duygusal olduğu için ilginç bir şekilde bitiyor film.

G-Force komedi animasyon filmi olmasına rağmen farelerın hareketleri dışında aslında sizi pek güldüren birşey yok ama yine de oldukça sevimli ve eğlenceli bir film. Animasyon filmi sevenlerin mutlaka izlemesi gereken kopuk bir film diyebiliriz. İyi Seyirler...

88 Dakika

88 Dakika filmi sinemalara aslında tam bir buçuk yıl önce geldi fakat bu sinemalar ne Amerikan sinemalarıydı ne de Türkiye. Amerikan yapımı olan, Amerika'da çekilen ve içersinde Al Pacino gibi dev bir oyuncu bulunan bir filmin neden bir sene sonra gündeme gelip sinemalarda gösterime başladığını merak ettim ve gittim izledim.

Film güzel mi güzel ama sonu beklentilerinizi karşılamıyor. Filmde bir de Emile Zola'nın Germinal kitabına gönderme var. Bir kitap bir filmde ancak bu kadar kötü ele alınabilirdi. Kitabı okuyanlar filmdeki göndermeyi görünce benimle aynı fikirde olacaklardır.

FBI adına çalışan bir psikolog ve bir süre önce suçluluğunu kanıtlayıp hapse gönderdiği ve idamını bekleyen bir zanlı. Dr. Fack yani Al Pacino kişinin suçlu olduğundan çok emin fakat kendi öğrencileri dahil bir çok kişi onun suçsuz olduğunu düşünüyor.

İşlenen bir cinayet ve ardından Dr. Jack ardı ardına telefondan mesajlar alarak ya 88 dakika içinde olayı çöz yada öl şeklinde tehditler alır. Her aramada kalan süre belirtilir ve Doktorumuz olayı çözmeye çalışır ve öğrencileri dahil herkesten şüphelenir.

Tabi 88 dakikada filmin sonu gelir. Buraya kadar herşey dedektiflik taslamanıza suçlu kim diye bir birinize söylemenizle geçiyor. Al Pacino mükemmel bir doktor karakteri sunduğu için sonda bu doktorun yeteneklerini ortaya çıkartıcak birşeyler bekliyorsunuz ve sizi şaşırtan olay burda geliyor. Çok basit bir son oluyor anlayacağınız.

Filmde belirtmek istediğim Al Pacino'nun karizmayı sıfırlamış olması. Neden derseniz kızlar olaran sahnelerde boy farkı çok komik duruyor. Fakat göbek, kabarık saçlar ve top sakal tam bir doktor havası vermiş.Ama o Karizmatik Al Pacıno'yu beklemeyin karşınızda.

88 Dakika sonuna kadar gayet iyi gidiyor fakat dediğim gibi sonda beklentilerin çok altında bir şekilde bitiyor. Daha doğrusu çok klasik, şaşırtıcı olmayan, filme fark getiren bir son olmamış.

Mezeci Çırağı

Yazar Özkan İrman’ın sevilen romanlarından bir tanesi olan Mezeci Çırağı Battal Karslıoğlu tarafından beyazperdeye uyarlandı ve aynı isim ile sinemaseverlerin karşısına çıkıyor.



Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Battal Karslıoğlu yapıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Yusuf Atala, Ali Tuna İrman, İsmail Arda İrman ve Murat Ercanlı yer alıyor.



Mezeci Çırağı filminin konusu 1970li yıllarda Bursa’da geçiyor. Bir dönemin en ünlü hanlarından bir tanesi olan Pirinç Hanı birbirinden farklı ustaların ve çırakların iş merkezini oluşturur. O dönemde babasının yanında mezeci çırağı olarak çalışan Özkan da bir taraftan işini yaparken diğer taraftan esnafın hayatında yaşananları gözlemler. Bu gözlemlerinde de ortaya bir hikaye çıkartır.



Mezeci Çırağı filmi bir dönemin Türkiye’sinin Han kültürünü dramatik bir şekilde ele alıyor ve sinemaseverlerin karşısına sunuyor.